Kayıtlar

Resim
  FAHRİYE ABLA Hava keskin bir kömür kokusuyIa doIar Kapanırdı daha gün batmadan kapıIar Bu afyon ruhu gibi baygın mahaIIeden HayaIimde tek çizgi bir sen kaImışsın sen! HüIyasındaki geniş aydınIığa güIen GözIerin , dişIerin ve akpak gerdanınIa Ne güzeI komşumuzdun sen fahriye abIa Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi SarmaşıkIarIa baIkonu örtük bir evdi Güneşin batmasına yakın saatIerde Yıkanırdı göIgesi kuytu bir derede Yaz kış yeşiI bir saksı ıtır pencerede Bahçede akasyaIar açardı baharIa Ne şirin komşumuzdun fahriye abIa Önce upuzun sonra kesik saçın vardı Tenin buğdaysı , boyun bir başak kadardı İçini gıcıkIardı bütün erkekIerin AItın biIezikIerIe doIu biIekIerin AçıIırdı rüzgarda kısa etekIerin Açık saçık şarkıIar söyIerdin en fazIa Ne çapkın komşumuzdun sen fahriye abIa GönüI verdin derIerdi o deIikanIıya En sonunda varmışsın bir erzincanIıya BiImem şimdi haIa bu iIk kocandamısın HaIa dağIarı karIı erzincandamısın Bırak geçmiş günIeri gönIüm hatırIasın Hatırada kaIan şeyIer değişme
Resim
    NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ   Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatırlamak seni, yazamak sana dair, hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek: filanca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinde, hapiste ve yaşım kırkı